Baz İstasyonları Sil Baştan!

baz1

21.04.2011 tarih ve 27912 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Elektronik Haberleşme Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddetinin Uluslararası Standartlara Göre Maruziyet Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Kontrolü ve Denetimi Hakkında Yönetmelik” hakkında açtığımız iptal davasında mahkeme bazı maddelerin iptaline karar verdi.

Mahkemenin kararı yine ders verir nitelikte. İddialarımızı doğruluyor…

Öncelikle şunu söyleyelim… Bilimde “ihtiyat”lık ilkesi vardır. 1992 yılında Rio’da ilk defa gündeme gelen bu kavram, bilimin kesin hükmü henüz veremediği alanlarda “ihtiyat” ilkesi uygulanır. Elektromanyetik alanlardaki maruziyetin etkileri birçok bilimsel çalışmada yer almakla birlikte, teknolojinin yeni olması ve etkilerinin yeni yeni izleniyor olması nedeniyle çevrenin ve insanların olumsuz etkilenmemesi adına çeşitli kısıtlayıcı faaliyetler, düzenlemeler yapılıyor.

Bu nedenle, “ihtiyat” ilkesi oldukça kritik… Bu kapsamda düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Buna ek olarak “ALARA” olarak kısaltılan (as low as reasonably achiveable – mümkün olan en düşük doz)ilkenin de uygulanması önemli. Yani mümkün olan en düşük dozda elektromanyetik alan oluşturulması hedeflenmeli…

Peki bizde bu iki ilke uygulanmış mı? Hayır!

Gelin iptal edilen maddelere bir bakalım;

  1. Madde’nin 2. Fıkrası iptal edildi. Yani, okul öncesi eğitim ve temel eğitim kurumlarının bahçe sınırlarını güvenlik mesafesi olarak kabul edilmesi bilimsel görülmedi ve mahkeme kararında çocuk parklarına ilişkin tedbir alınmadığı vurgulandı.

Dünya Sağlık Örgütü 16 yaşından küçüklerin cep telefonu kullanmalarını tavsiye etmiyor. Hal böyleyken bu konuda yönetmeliğimizde herhangi bir kısıtlama yer almıyordu. İptal edilen maddenin gerekçesi ile birlikte çocuk parkları ve eğitim kurumlarının civarında konumlandırılan ve konumlandırılması planlanan baz istasyonlarına dair yeni koruyucu bir düzenleme yapılması gerekiyor.

  1. Madde’nin 6. fıkrası iptal edildi… Bu maddede, uygun olmayan baz istasyonlarının çalışmasının durdurulması için 10 gün süre tanınmıştı. 10 gün boyunca yüksek elektromanyetik kirliliğe maruz kalmışsınız kimin umurunda… Hatalı olan bir cihaz çevre ve insan sağlığını tehlikeye atacağı için derhal durdurulmalıdır. İşte mahkeme de buna karar verdi artık süre tanınmayacak…
  2. Madde’nin 2. fıkrası iptal edildi… Bu maddede baz istasyonu kurulduktan sonra, 120 gün boyunca herhangi bir ölçüm yapılmadan baz istasyonunun çalışmasına izin veriliyordu. Elektromanyetik alana dair 120 gün yani 4 ay boyunca kimsenin bilgisi olmadan, istediği kadar elektromanyetik etki yaratarak çalışmasına imkan tanınmıştı… İhtiyatlık ilkesi burada da uygulanmadı… Ve bu maddede artık iptal edildi, yani 120 gün boyunca ölçümsüz çalışılamayacak…
  3. Madde’nin tamamı iptal edildi. Bu maddede elektromanyetik sınır değerler belirtiliyordu ama aslında belirtilmiyordu… Dava sürecinde 900 Mhz için 41 V/m ve 1800 Mhz için 58 V/m toplam limit olduğu, tek bir cihaz için ise bu değerlerin 1/4 ünün uygulandığını davalı kurum olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu mahkemeye sunmuştu ancak bu değerler yönetmelikte yer almıyordu. Söz konusu sınır değerler, 900 Mhz için Çin’de 12, İsveç’te 3.88, İtalya’da 4, Bulgaristan, Polonya 6.14… Arada kat be kat fark var. İhtiyatlık ilkesini ve ALARA’yı da göz önünde bulundurunca yönetmelikte vurgulanmayan ancak dava sürecinde kurum tarafından verilen sınır değerlerin nekadar yüksek olduğu görüldü… Yani hali hazırdaki durumda diğer ülkelere göre çok daha fazla elektromanyetik alana maruz kalıyoruz…

baz2

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun belirttiği sınır değerler ise 70 kg ve 170 cm boyundaki erkek bireyler için belirlenen sınır değer. Daha kısa ve kütleniz daha azsa sınır değerin aslında daha az olması gerekir. Bu nedenle de ihtiyatlık ilkesi çok kritik…

Dört bir yanımızda kontrolsüzce artan, gizlenen binlerce (toplam sayının 90 bin civarında olduğu biliniyor) baz istasyonu, mahkeme kararı ile artık masum değil. Biran önce bu konuda idarenin çalışma yapması gerekiyor. Eğer çalakalem durumu kurtarmak için yönetmelik değişikliği yapılırsa ki genelde bu şekilde oluyor, yaşamımız, çocuklarımız, geleceğimiz riske atılır.

Hiç kuşkusuz teknolojiden olabildiğince faydalanmalı, iletişim çağını en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Ama 3. dünya ülkesi gibi değil… Toplumun yararını gözeterek, önlemleri alarak, planlı çalışarak…

Soru ile bitirelim, toplumu riske atarak iptal edilen düzenlemeyi yapan kişi ve kurumlar hakkında işlem yapılması gerekmez mi?

Baran BOZOĞLU

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası

Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Başkanı (ÇESAM)