Taraf Gazetesi 06 Ocak 2016
Aydınlık Gazetesi 06 Ocak 2016
24.11.2014 tarihli ÇED Yönetmeliği‘ndeki olumsuz değişikliklerin iptali için dava açmıştık. TMMOB Çevre Mühendisleri Odamız dışında, Ekoloji Kolektifi Derneği, yurttaşlar ve TMMOB da ayrı dava açmıştı. Odamızın açtığı davaya dair yürütme durdurma kararları elimize ulaştı. Dava devam ederken yürütme durdurma taleplerimiz kısmen kabul edildi.
Artık ÇED Firmaları Kendi Hazırladıkları Raporlar Üzerinden İzleme Ve Kontrol Yapamayacak
Bu kapsamda; 4. Madde‘nin B bendi iptal edildi:
- b) Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlar: Çevresel Etki Değerlendirmesi Başvuru Dosyası, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu, Proje Tanıtım Dosyası hazırlamak ve sunmak, “ÇED Olumlu” kararı alan projelerin inşaat dönemine ilişkin izleme ve kontrol çalışmalarına yardımcı olacak raporlamaları yapmak için gerekli şartları taşıyan kurum/kuruluşları, ÇED raporunu hazırlayan firmaların kendi raporları üzerinden yapılan izleme ve kontrol faaliyetinin kendi kendini denetleme anlamına geleceği için iptal edildi. Yani artık ÇED firmaları kendi hazırladıkları raporlar üzerinden izleme ve kontrol yapamayacak.
Bu konuda Bakanlığın acilen düzenleme yapması ve izleme ve denetleme faaliyetlerini sağlıklı bir şekilde yapmasıdır. Bu nedenle, acilen çevre mühendisi istihdamı il müdürlüklerinde ve bakanlık merkez teşkilatında sağlanmalıdır. İzleme ve kontrol faaliyetleri konusunda TMMOB Çevre Mühendisleri Odası da anayasaya dayanan bağımsız bir meslek kurumu olarak katkı vermeye hazırdır.
Yurttaşların Haber Alma Hak Mağduriyetinin Önüne Geçilecek…
- maddesinin 5. fıkrası, 11. maddesinin 3. fıkrası, 14. maddesinin 1. ve 3. fıkraları, 17. maddesinin 2. fıkrasının yürütmesi durduruldu:
Bu maddeleri ÇED sürecindeki halkın bilgilendirme koşullarının sağlıklı yapılmadığı ve sürelerin gerçekçi olmadığı yönünde eleştirmiştik. Mahkeme bu konudaki eleştirimizi haklı bularak, yurttaşların ÇED sürecine dair ilan ve duyuruların yapılmasının öngörüldüğü “anons” ve “askıda ilan” kavramlarının tanımın yapılmadığı, ÇED sürecinde yapılacak olan anons ve askıda ilanlar ile ÇED süreci hakkında verilen kararlar için yapılacak olan askıda ilanın nerede yapılacağı, projeden etkilenen veya etkilenmesi muhtemel olan halkın yaşadığı yerde yapılıp yapılmayacağı, yapılacak olan anons ve ilanın ilgili halkın rahatlıkla öğrenebileceği şekilde yapılması konularında ise herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği iptal gerekçesi olarak belirtilmiştir.
Bu nedenle Bakanlık yeni yapacağı düzenlemede, halka yapılan duyuruların nasıl ve nerede olacağını detaylı olarak belirtmesi gerekmektedir. Bu madde nedeniyle daha önce de birçok hak mahrumiyeti yaşandığı, projelerden halkın habersiz bırakıldığı ve bu nedenle de dava açamadığı, görüşlerini iletemediği durumlar oluşmuştur.
‘Süre sınırı‘ Sorunu Çözülmeli…
- Maddenin b bendinin de yürütmesi durdurulmuştur:
Bu maddede, ÇED raporundaki taahhütlere uygun hareket edilmemesi durumunda 90 gün süre tanınma sınırı kaldırılmış ve sınırsız süre tanınması ihtimali oluşmuştu. Örneğin, bir termik santralin bacagazı filtresi takma konusundaki taahhüdünü yerine getirmemesi durumunda Bakanlık istediği kadar süre verebilecek bu sırada da halk sağlığı tehlikeye atılabilecekti. Bu madde 2872 Sayılı Çevre Kanunu‘nun 15. maddesindeki yönetmeliğe aykırı davranışlar için verilebilecek 1 yıllık üst sınıra dahi uyarlılık gösterilmediği için bir üst sınır konulması gerektiğinden yola çıkılarak yürütmesi durdurulmuştur. Sınırsız süre geri dönüşü olmayan çevresel sorunlara neden olabilir. O nedenle yeni düzenlemede mutlaka süre sınırı getirilmelidir.
‘Bilim Dışı Karar‘ Verilmesinin Önüne Geçen Uygulamaya da Durdurma…
Madde 19:
b) “ÇED Olumlu” kararı ya da “ÇED Gerekli Değildir” kararı verildikten sonra, proje sahibi tarafından nihai ÇED Raporu veya Proje Tanıtım Dosyasında taahhüt edilen hususlara uyulmadığının tespit edilmesi durumunda söz konusu taahhütlere uyulması için projeyle ilgili Bakanlıkça/Valilikçe bir defaya mahsus olmak üzere süre verilebilir. Bu süre sonunda taahhüt edilen hususlara uyulmaz ise yatırım durdurulur. Yükümlülükler yerine getirilmedikçe durdurma kararı kaldırılmaz. 2872 sayılı Çevre Kanununun ilgili hükümlerine göre işlem tesis edilir.
24. Madde‘nin f bendinin yürütmesi durdurulmuştur.
24. Madde istisnai durumları ifade ederek kapasite artışlarında veya genişletilmesi planlanan çalışmalarda ÇED uygulanacak projeleri Bakanlığın anlık kararlarına bağlamaktadır. Yani idarenin bilim dışı karar verme koşullarının önü açılmıştır. Anayasa‘nın 56. maddesine ve Çevre Kanunu‘nun 10. maddesine aykırı olan bu düzenlemenin de yürütmesi durdurulmuştur. Bu düzenleme ile mevcut tesis veya projeye ek tesis yapıldığında toplam etki değerlendirmesinden uzaklaşılmıştı. Bu maddeye dayanarak yayımlanan genelge de artık uygulanamaz duruma gelmiştir. Kısmi ÇED muafiyetlerine, şaibelere sebep olabilecek bu düzenlemenin iptal edilmesi oldukça olumlu.
Kapasite artışları mevcut kapasite ile toplanarak değerlendirilmeli ve ÇED yönetmeliğinin ekleri üzerinden ÇED süreci planlanmalı idarenin takdirine bırakılmamalıdır.
MADDE 24 – (1) Aşağıdaki projeler için uygulanacak ÇED sürecine ilişkin yöntem Bakanlıkça belirlenir:
f) “ÇED Olumlu” veya “ÇED Gerekli Değildir” kararı bulunan projelerde yapılacak kapasite artışı ve/veya genişletilmesi planlanan projeler.
Bu durumum, kapasite artışlarında izlenmesi gereken yöntemin, mevcut kapasitenin dikkate alınmaksızın salt kapasite artışı üzerinden değerlendirilmesine sebebiyet verebileceği sonucuna ulaşıldığından, yapılan düzenlemede, Anayasanın 56. maddesine, 2872 sayılı Çevre Kanununun 10. maddesine ve yargı kararında yer verilen gerekçelere uyarlık görülmemiştir.
Artık yeter…
Yürütme durdurma karar metninde de görüleceği üzere ÇED süreçlerine dair onlarca dava açıldı ve hukuki bağlayıcı kararlar verildi. Ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘nın bu kararları göz ardı ettiği, defalarca kararları yok sayarak düzenleme yaptığı görülmektedir. Biz ülkemiz, mesleğimiz ve doğa için mücadele ederek ÇED süreçlerin düzeltilmesi için çaba harcıyor ve düzenlemeleri hukuka konu ediyoruz. Ancak birçok davayı kazanmamıza rağmen uygulamada bu kazanımların yansımasını göremiyoruz.
Bakanlık sadece çevre sorunlarını kronikleştirmekle kalmıyor aynı zamanda yatırımcıları ve çevre sektörünü de mağdur ediyor. Belirsizlikleri arttırıyor.
Bakanlık biran önce bizler de dahil bütün paydaşları biraraya getirerek çağdaş, çevreyi koruyan, katılımcı ve uluslararası kriterlere uygun bir ÇED mevzuatını hayata geçirmelidir.
Dava kararları önemli birer fırsattır. Bu fırsat artık değerlendirilmeli. Çevreyi koruyan, halkın bilgi edinme hakkını sağlayan, sosyal etkileri de değerlendirebilen bir ÇED süreci ülkemizde yaratılabilir yeter ki, Bakanlık bu konuda irade koyabilsin. ÇED bir engel değil önemli bir planlama sürecidir. Bu asla unutulmamalı…
Baran BOZOĞLU
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Başkanı